VAHAP’IN İNSANLARIN ŞEREFİYLE OYNAMASINA KİM DUR DİYECEK?

Mersin Gazeteciler Cemiyeti “Onursal” Başkanı Vahap Şehitoğlu’nun kendine ait internet sitesinden insanların şerefini rencide edecek yayınları büyük tepki topluyor. Şehitoğlu’na son büyük tepki Büyükşehir Belediyesi eski Ulaşım Daire Başkanı Hüseyin Namlı’dan geldi.

Burhanettin Kocamaz yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi hakkında yaptığı mesnetsiz iddialarla dolu haberlerle kendisini gündemde tutmaya çalışan Vahap Şehitoğlu, son yaptığı haberle sınırı iyice aştı. Mersin Gazeteciler Cemiyeti “Onursal” Başkanı unvanı verilen bir gazetecinin ahlak ve şeref sınırlarını zorlayan haberler yapması nedeniyle yoğun eleştiri alan Şehitoğlu, algı yönetimi yapma maksadıyla yaptığı haber bardağı taşırdı.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından yurt genelinde FETÖ operasyonları kapsamında tutuklanan Büyükşehir Daire Başkanları Tevfik Dinçer, Hüseyin Namlı, Aşkın Günay ve Özel kalem müdürü Hüdeverdi Aydoğdu’nun, tahliye olduktan sonra bir araya geldikleri resimlerini, sosyal medya üzerinden kamuoyuyla paylaşmasını “Devlet’e nispet yapıyorlar” algısıyla sunmaya çalışması tepki çekti. Fotoğrafta yer alan kişileri açık açık milliyetçi ve vatansever kişilere hedef gösteren Şehitoğlu’nun bu haberi için Eski Ulaştırma Daire Başkanı Hüseyin Namlı yasal mercilere başvuracağını duyurdu.

İŞTE HÜSEYİN NAMLI’NIN AÇIKLAMASI

KAMUOYUNA SAYGI İLE DUYURURUM

Bir kumpas ve iftira ile Belediyemize yapılan sözde FETÖ operasyonunda gözaltına alınan bürokratlar arasındaydım. Polis sorgusundan sonra adli kontrolle serbest bırakıldım. Dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle hakkımdaki suçlamayı 5 ay sonra yani iddianame kabul edildikten sonra öğrenebildim.

Üç polis memurunun imzasını taşıyan araştırma raporunda yazılanlara göre suçlanıyordum. Suçlayanlar belediyede nerede çalıştığımı dahi bilmiyordu. Ulaşım daire başkanı olmama rağmen imar daire başkanı olarak itham ediliyordum. Belediye ile ilgili bir suçlama yoktu.

3 yıl önce ayrıldığım kurumum Milli Eğitim Bakanlığındaki okul müdürlüğü görevimden bahsediliyordu. Ama hiç çalışmadığım bir okulun müdürü olarak suç oluşturulmuştu. Yani raporu hazırlayanlar hem yeni hem eski çalıştığım kurumu bilmiyordu ama hayatımı karartmaya yönelik suçu bana yapıştırmaya çalışıyorlardı. Belli ki bu polislere bilgi servisi yapan kumpasçılar beni tanımıyordu bile.

Suçlanmam için kullanılan, hakkımdaki yalan yanlış bilgiler mahkeme tarafından gerekli kurumlarla yazışma yapılarak yalan ve yanlış olduğu yönünde teyit edildi. 10 aydır bu suçlamaya karşı hukuk mücadelesi veriyorum. Beni gerek milli eğitimde gerekse belediye de çalıştığım dönemde tanıyan hiç kimse bu iftirayı bana yakıştırmadı yakıştıramadı. Çünkü suçlandığım konuda en ufak bir suçum ve kabahatim yoktu. Hayatımda bu insanlarla asla irtibatım olmadı. Çocuklarımı dershanelerine göndermedim, Bank Asya’nın önünden geçmedim, gazetelerini bile almadım… Devletimin Hukuk çerçevesinde; kusura bakma Hüseyin NAMLI bir yanlışlık olmuş demesini sabırla ve devletime olan tüm saygımla sükûnetle bekliyorum.

Benimle birlikte bu kumpasa maruz kalmış ve maalesef aylarca tutuklu olarak yargılanmış ve mahkeme tarafından tahliye edilmiş suçsuz olduklarına gönülden inandığım üç mesai arkadaşımla birlikte bu mübarek ayda bir iftar sofrasında bir araya gelmemizi ağır ithamlarla, yargı sürecinin devam ettiği bir süreçte aleyhte algı oluşturmaya yönelik şekilde haber yapan şahıs, kurum ve kuruluşlarla yargı önünde hak arama mücadelem pazartesi günü itibarıyla başlayacaktır. Vatansever ve milliyetçi camianın mesai arkadaşlarımla yaptığım iftar yemeği paylaşımını bize duydukları samimi duygularıyla sevgi ve muhabbetle karşıladıklarını facebook’taki paylaşımımdan tüm Mersin kamuoyu bilmektedir, görmektedir ve hissetmektedir. Önce Allah’ıma, ülkeme, milletime ve bağımsız yargıya güvendiğimin, milletime ve vatanıma olan tutkumun ve cansiperane sevdamın ölene kadar süreceğinin bilinmesini isterim. Dün de ülkücüydük bugünde ülkücüyüz yarında ülkücü olacağız. Ülkücülük bir sevdadır, aşktır ve vazgeçilmezdir. Bir ülkücü olarak kurulan bu kumpas ve karalama ile haksız ve adaletsiz bir şekilde dünyadaki en ağır cezayı çektik ve çekiyoruz. Allah büyük. Doğru duvar yıkılmayacak, hak ve hukuk inşallah tecelli edecek. Alın yazımızda bu mücadele varmış. Cenabı Hak ülkemizi ve milletimizi daima yüceltsin ve korusun.